YELDA İPEKLİ
Ana Sayfa Yazılar Zannetmek Yasaktır
Zannetmek Yasaktır

Zannetmek Yasaktır

Zannetmek algılara teslim olmak , önyargılara sığınmaktır..

Hayatın akışını kedimiz yönetiyoruz da tahminler geliştiriyoruz  havasına girmektir.

Zannetmek alışkanlıktır, biraz korkmak biraz savunmak biraz kaçmaktır ..

AMA EN ÇOK KAÇMAKTIR.

“Zannettiğimiz zaman” tüm olasılıklara, tüm süprizlere, tüm düşüncelere, tüm fırsatlara kapatıyoruz ve yalnızca kendimizce düşünmek de oluyoruz. Konuyu sadece “kendimizce” ile kısıtlıyoruz…Ve genelde yanılıyoruz. Çünkü hayat öyle fırsatlarla öyle süprizlerle ve bilmediğimiz öyle renklerle dolu ki ve biz o kadar farkında değiliz ki .. Matematik karşılıklarda ve şimdiye kadar gördüğümüzle sınırlı tutmaya böylelikle kontrol etmeye çalışıyoruz.

Geçen gün,  bir proje ekibinin çalışma odasına kocaman  yazdım…ZANNETMEK YASAKTIR…

Çünkü her şey aslında hayal ile başlıyor . Bir hayalin cellatı ise ZANNETMEK…

Bırakın hayaller ve hatta saçmalıklar uçuşsun.. Beyninizi, kalbinizi doldurdun, sınırsızlığı hissedin ve o sınırsızlık içinde  farklı olan siz göz kırptığında sevecen bir coşkuyla sarmalayın ve ayaklarınızı yere basın, projelendirin, matematikleştirin, formülüze edin…Ne gerekiyorsa onu yapın ancak daha ilk adımda zannetmelerden yola çıkmayın.

Foton çağımı ? Yeni yüzyıl tanımı mı bilemem ancak düşüncelerin efendiliği,  davranışların diktatörlüğünü yıkmak üzere bunu hissediyorum. Sınırlar flulaşırken, kurallar yıkılırken ve özgür ruh daha kuvvetli ritmlerle  dans ederken zanetmek yasaktır.

Etrafınıza bakın, 80-90’larda kalıplar içinde kıvranan bizim jenerasyon ile şimdi ki zamanı karşılaştırın bu bile düşünce egemen zamanların göstergesi değil mi? O yüzden artık moda moda değil, trendler trend değil….Artık zannetmeyen herkes, kendi modasının,  yeni trendinin belirleyicisi. Özgür ruhun tam zamanıyken yaşam da tek kural var karşındakine saygılı olmak onu olduğu gibi kabul etmek.

İşte burada biz pazarlamacıların işi iyice zorlaşıyor. Tahminler yürütmek , tahminler üzerinden karlılıklar, satış kanalları, iletişim modelleri kuran bizler bildiğimiz yoldan giderken birde bakıyoruz ki geç kalmışız. Yeni yolları yeni tüketim alışkanlıkları keşfetmeye çalışırken bir başka akım alışkanlık oluvermiş. Bizler de dut yemiş bülbül misalı şaşırmışız. Geleni yolda yakalamak geç kalmak ile eş değerken, trend demek de ne demek ki ?

Uçuşmalı, akışkan olmalı, sevmeli, sınırsız ve farkında olmalı. Hayatın gerisinde kalmak yada hayatın ilerisinde olmaktan çok hayatla birlikte akmak lazım.

Stratejik kurgular ise çok heyecanlı hala.. Strateji aslında bir savaşma sanatı, karşındakini çok boyutlu , çok verili, çok senaryolu düşünüp ona göre yine çok senaryolu, çok verili yöntemler geliştirmek demek. Eskiden a hedef kitle , b hedef kitle tanımları 1-2 sayfada sonuçlanır üzerine stratejiyi geliştirmek en fazla 5-6 sayfa da biterdi. Ya şimdi… ya şimdi … bayılıyorum bitmiyor sonu yok , lisanı yok, boyutu hiç yok….. Strateji insanlıkla buluşuyor, duygularla harmanlanıyor ve düşüncelerle boyutlanıyor. Ve hayat ancak stratejilerle yaşanmaya değer bir tanıma ulaşıyor. Rekabet var, farklı olma hırsı her zamankinden çok var. Tek çıkış da stratejiyle mümkün olacak. Ah bir de politikacılarımız, yerel yönetim liderleri şu stratejinin farkına varsa…

Evrenin bir geri dönüşüm kutusu varsa ve düşünceler orada ruh bulup hayata katılıyorsa yaşanması gereken bir zenginliktir bu. Zannetmeklerle sınırlamadan..