YELDA İPEKLİ
Ana Sayfa Yazılar Parmak İzi
Parmak İzi

Parmak İzi

Yepyeni bir çağdayız demek bile doğru gelmiyor artık. Tüm kavramlar, tanımlar zaman, sınır ve kalıplar toptan değişti, değişiyor.
Her şeyi yeniden tanımlamak, formatlamak ve hatta yeniden hissetmek lazım.. Geçmiştemiyiz gelecektemiyiz, hangi kültürün içindeyiz, hangi coğrafi konumdayız artık bunların hiç ama hiç önemi kalmadı.
Akımlarında ömürleri söylenildiği, tanımlandığı anda bitiyor bence..
Arayışlar hep yeni arayışlara, tanımlar hep tanımsızlıklara devrediyor..
Bu durumda da Pazarlama, Tüketici, Marka, Tüketim alışkanlıkları, Pazar araştırmaları, İş-ürün geliştirme, kalite kuramları, zaman yönetimi gibi bildiğimiz ne varsa yeni içeriklere, tanımlara doğru yelken açtılar.

Şimdi parmak izi yaratma zamanı..Önümüzdeki yılların Trendlerinin anahtarı bu cümle olacaktır “parmak izi “
Parmak izi yaratırken 3 ana unsuru göz önünde mutlak bulundurmak gerekiyor..
Sistem ve teknoloji ile yaratılan tekdüzelikte sıkışan bireye kaçış olanağı sağlamak
Bireyselleşmenin giderek artması sonucunda kendini özel hissettirmek,
Mesaj bombardımanına uğrayan ve giderek “şüpheci ve eleştirel” bir hale gelen tüketiciye içi dolu şeyler söyleyebilmek.

2010lu yıllarda yeni bir şeyler söylemek lazım, hayata dair, yaşama dair..

Sanırım son yıllarda etkisini yoğun olarak  hissettiğimiz TASARIM olgusu önümüzdeki yıl ve yıllarda daha da güçlenecek.
Tasarım, tasarlamak.. İç görü geliştirmek, kalbin sesini dinlemek…
Yaşamı , insanı iyi analiz edebilecek ve farklılığı özde arayacak bir zanaatkarlıkta olmak sanırım kilit cümle…Zarf değil mazruf hikayesi yani…
Analiz edebilmek ,öncelikleri belirlemek ve tüm bu verileri sanatsal yaklaşımla tasarlayabilmek bu sentezi yaşamaya sunmak….. tüm bu matematiksel dengenin duygusal boyuttaki etkisi, matematiksel zekanın  gücü tasarımın marka değerini de getirecektir. Genetik kod çözüldü ama ya duygusal kod.?
İşte artık  fazlasıyla hissedeceğimiz olgu ..Tüketimde, yönetimde , markalamada duygusal kodu arıyoruz.
Tasarım yalnızca rekabette avantajı yakalamak da değil Marka Değerini oluşturmada ve Müşteri Sadakatini oluşturmada en önemli silah.

Tasarımın belkide özündeki “Sezgi” “Sezgisel Yaklaşımlar” artık Tüketici-Pazar Araştırmalarından daha çok Stratejistlerin gündeminde. Çünkü Tüketicininde aklı karışık ve aslında tam olarak ne istediğini bilmiyor. İşte bu noktada sistemlerin, prensiplerin, denklemlerin ötesinde sezgisel yaklaşımlara iç görülere ihtiyaç duyuluyor. Ben genellikle tüm dünyada çok satan kitapları takip ederim. İnanırım ki tüketicinin eğilim gösterdiği konuları “en fazla satanlar” listesinden çıkarabiliriz. Bu sadece  kitap için değil cd, dergi vb içinde gçereli. Ve yaklaşık 3 yıldır en yoğun satış spirütüel hayata dair kitaplarda.. İnsanlar içlerine, ruhani farklılıklarına yöneliyorlar. Bu arayışın içindeler inanmak ve arınmak önemli iki kelime. Bence bu kavramların içini dolduracak yaklaşımlar önümüzdeki yıllarda Trendlere yön verecekler.

Lüksün yeni tanımı; Kalitelüks.
Ekonomik durumdan bağımsız bir lüks tanımı doğuyor. Sosyologlar bugünün lükslerinin yarının ihtiyaçları olduğunu söylüyorlar. Lüks tüketiminin altında yatan sebeb, insanın kendi kendine ispat etme arzusu çünkü lüks tamamen ulaşılmaz olanı elde etme duygusu ile ilgili bir kavram.
Kalite hep pahalılıkla eş tutulur, ama aslında ikisi bir arada olmak zorunda değil artık. Kalite beklentisi hayatın tamamında etkisini gösteriyor. Yeni lüks kavramı ise  insanın ruhunu geliştirme isteğiyle eş anlamda artık..İyi hayat yaşamak demek lüks. İyi hayatın tanımı ise zaman, imkan, para üçgeninin optimumda kurgulanmasını gerekli kılıyor.
İşte Kalitelüks trendi önümüzdeki yıllarda ençok gündem de olan konuların başında olacak. Yalnızca kaliteli olan değil yaşamsal anlamı olan yaşamı bütünüyle dolduran bir lüks daha çok talep edilecek. Lüks ve Kalite yalnızca alım gücü endeksindeki bir tanım olmaktan çıktı, çıkıyor.

Ürünlere daha fazla hizmet eşlik edecek. Ürünü alternatif hizmetlerle sunmak giderek daha da önem kazanacak. İkea dünyada bu anlayışa en iyi örnek olarak gösteriliyor. Uygun fiyat, kaliteli ürün, ulaşılabilirlik denklemi tüketiciyle daha çok duygusal bağın oluşturulması, bire bir iletişim kurulması gibi yeni unsurlarla derinleşiyor. Bundan dolayıdır ki Strateji; yani “daha az için daha fazlasını yada daha fazla için daha da fazlasını sunmak” çok önem kazanacak. Sezgilerle desteklenen stratejik yaklaşımların ortaya koyduğu farklılık pazarlamanın büyüsünü arttıracak.

Çocuklar / Gençler tartışamsız Trendlerin ana çıkış noktası olacaklar.Yeni çağ çocuklarının ailelerin üzerindeki etkileri arttıkça ayrı bir “müşteri “  sınıfında değerlendirilmeye başlandırlar. Çocuk müşteriyi ;Hayal dünyası geniş, eğlencenin sınırlarını zorlayan, tatmin olmayan, kabullenmeyen ve algısı çok açık bir kitle.
Bu sebebledir ki  kahramanlar yaratmak, semboller kullanmak, ikonlar vasıtası ile iletişim bağını kurmak etkinliğini arttıracak.
Küçük müşteri “arkadaşımda hangisi var” “hangisi daha çok eğlendiriryor” verileri ile tüketimine yön veriyor. Doğal olarak “Kulaktan kulağa yayılan pazarlama yöntemleri” en etkin silah.Yutdışında bir çok reklam ajansı yada bu sektörde var olmak isteyen Marka lar, küçük tüketicilerini ürün geliştirme ve iletişim/reklam toplantılarına sokmaya başladılar bile..Çünkü en yoğun reklam seyircisi, internet kullanıcısı olmaları sebebiyle aile ve çevrelerini de fazlasıyla  etkiliyorlar.

Globalizm artık yalnızca bir tanım değil şirketlerin tüm politikalarında üst başlık olacak kuşkusuz. Ürün ve hizmetlerde bir dünya pazarı oluşturabilmek için global yurttaşlar haline gelmek, ülkeler, para birimleri, diller ve adetler arasında rahatlıkla hareket edebilmek gerekiyor. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, engellilik ve dini farklılıklarıyla hepsi çeşitliliğin unsurları.. Bir arada olabilme yeteneği olan şirketler, gruplar, milletler gelecek yüzyılda ekonomik başarıya ulaşacaklar.Elemanlarını çok daha geniş bri yetenek havuzundan oluşturan şirketler müşterilerini çok daha iyi anlıyabiliyorlar. Şirketlerin “çok kültürlü zeka” ya sahip olmaları globalizmin temeli ve müşteri odaklılığın simgesi haline gelecek.

Global kriz sonrasının  Trendleri, 2000 li yıllarla başlayan sosyo-ekonomik-kültürel dalgalanmaların eşliğinde 2020 lere de yön verecek ve bence gelecek daha yüksek ve toplumsallaşmış bir akıl yürütme süreci ve daha gelişkin tepkiler getirecektir.