YELDA İPEKLİ
Ana Sayfa Yazılar Bizim Mahalle ve Yeni Hayatımız
Bizim Mahalle ve Yeni Hayatımız

Bizim Mahalle ve Yeni Hayatımız

Şu aralar en çok konuşulanlar, ‘düşünce gücü’, ‘kuantum’, ‘pozitivizm’ vs.vs….

Bir ülkedeki genel eğilimi anlamak için başvurduğum en etkili yöntem ‘en çok okunanlar ve dinlenenler listesini’ gözden geçirmektir. Son dönemlerde dünya genelinde ve ülkemiz özelinde hep bir kendini arayış, hep bir yenilenme telaşındayız. Var olan durumumuza isyan içinde ‘yeni söylemlerin’ peşindeyiz. Yeni inanç kalıpları, yeni felsefeler, yeni ülkler, yeni hobiler ve yeni ilişki modelleri… Klasik aile tanımı bile bu arayışlar içinde tanımını değiştirdi.

Bu arayış çırpınışları doğaldır ki alışveriş ve her türlü tüketim alışkanlığımızı da etkiliyor.

Hızlı yaşam, hızlı tüketim, hızlı değişim duyguları ilişkileri bile çabucak tüketiyor.

Ama insanlık artık bu ‘hız’dan da sıkıldı.

Yaşam trendleri gösteriyor ki ‘yavaş’lık’, ‘hiçbir şey yapmama duygusu’ kendini çok yakında hissettirecek. Neden mi?

New age ritmler, eski günlerin müzikleri en çok satanlar listelerinde yükselişteler. Dini müzik ritmleri, ilahiler ve etnik kökenli sazlar en tempolu müzik de bile tınılarını hissettirmeye başladılar.

Fast food, sağlıklı yaşam akımıyla yerini kaybetmişti zaten ancak şimdi ziyafet gibi şölen gibi yavaş yemek önem kazanıyor. Yemek yeme ritüeli hayatın tam içine karışıyor. Siesta artık yanlızca Akdeniz ülkelerinin ritminde değil tüm dünyanın kalp ritminde yer almak üzere…

El örgüsü modada geri geliyor. Ve doğal olarak el örgüsü örmek de hobi hanelerinde yükselen bir trend.

Hızlı tüketmeyeceğimiz, doyasıya yaşayacağımız günler yakın

Kitaplara baktığımızda kendine dönüş, iç ses dinleme ve kendiyle başbaşa kalma tutkuları romanlardaki karakterlerden sinemaya aktarılıyor. Gizemli dünyaların kapıları hafızamızdaki cumhuriyetini kuruyor. Bireysellik, yavaşlamayı ve kendine özenmeyi de tarz olarak tam da göbekten hayatımıza sokuyor… Evde ve keyifli yaşamaya yönelik binlerce detay tasarımcıların hayal güçlerini zorluyor. DVD satışlarındaki patlamanın güncel sebebi ‘kriz’ olsa da trend imparatorluğunda bu ‘ev’e ve bireyselliğe dönüşün’ göstergesi olarak algılanıyor.

Artık ‘çok’luk değil derinlik önem kazanıyor. Tüketmeden, bitirmeden hissederek tadına vararak ve yavaşlayarak yaşam çok yakında bizleri sarsacak.

Şairin dediği gibi ‘yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın’.

Trend olarak ayak seslerini takip ettiğimiz bu ruh hali modada sadeliği, uçuculuğu, müzikte çoksesliliği ve romantizmi, dekorasyonda masalsı öğelerin bolca kullanılmasına sebep olacak. Sosyolojik anlamda bakıldığında tatiller benim 3 yıl önce iddia ettiğim ‘hiçbir şey yapmama’ tatilllerine dönüşecek. Dostluklar, insana verilen önem artacak. Evde geçirilen zaman uzayacak, üretime yönelik bir hareketlenme yaşanacak.

İşte tam da bu zaman da “ev”ler  “anlam” kazanıyor .. Sadece konuklar için değil kendimiz için tasarladığımız evler,  göstermek için değil dostlarımızla paylaştığımız yaşam alanları tanımına ulaşıyorlar. Sinpaş’ın uzun yıllardır İstanbul “ev yaşamına” getirdiği  bu tanım çok yakında Ankara da  da yaşanılır olacak..  İstanbulda yaşayan bir Ankaralı olarak Sinpaş’ın Ankara silüetine ve hayatına katacağı bu  “yenilik” nostaljik duygularımı dürtüyor. Mahallelik, komşuluk , güven ve huzurlu  sokak algısı  biz Ankarada büyüyenlerin ortak “dostluk”  alt yapısıdır. İşte bu aidiyet biz Ankaralıların özgüvenini  tetikler…

Ankara yeniden yapılanırken , büyürken belki de kaybettiğimiz bu mahalle aidiyeti, komşuluk zenginliği ve huzur lüksü Sinpaş’ın 2 projesinde en belirgin işlenilen temalar. İstanbulun kozmopolit yapısına rağmen başarıyla uygulanan “huzurlu ve yaşanılan ev” kavramı,  Sinpaşın Ankaraya en kolay getireceği tecrübesi kuşkusuz..

İstanbulda , ben en çok Ankarada ki mahallemi , ordaki dostlukları ve güveni özledim…Yeni yaşam  tarzı’nın mimarı Sinpaş  ile benim mahalle nostaljimin Ankarada buluşmasını heyecanla bekliyorum.