YELDA İPEKLİ
Ana Sayfa Yazılar Yeni siyaset, yeni dünya ve yeni küresel düşler
Yeni siyaset, yeni dünya ve yeni küresel düşler

Yeni siyaset, yeni dünya ve yeni küresel düşler

Yepyeni bir çağdayız demek bile doğru gelmiyor artık. Tüm kavramlar, tanımlar zaman, sınır ve kalıplar toptan değişti, değişiyor.
Her şeyi yeniden tanımlamak, formatlamak ve hatta yeniden hissetmek lazım.. Geçmişte miyiz gelecekte miyiz, hangi kültürün içindeyiz, hangi coğrafi konumdayız artık bunların hiç ama hiç önemi kalmadı.
Akımlarında ömürleri, söylenildiği, tanımlandığı anda bitiyor bence..
Arayışlar hep yeni arayışlara, tanımlar hep tanımsızlıklara devrediyor..
Bildiklerimizi unutmanın, yeni bir şeyler öğrenmenin ve bunu tüm saflığımızla yapmanın zamanıdır şimdi…
Artık tüm algıların, tanımların, önyargıların, değişmesi zamanıdır.
Duygusal dünyamız, ekonomiye bakışımız, yönetim felsefelerimiz, siyaset ve siyasetçinin tanımları yönetim şekillerimiz, performans değerlendirmelerimiz, kariyer hedeflerimiz meslek tanımlarımız da yenidünyanın yeni düzeninde, yeniden tanımlanacaklar…

Şimdi parmak izi yaratma zamanı.
Çünkü şimdi insanı “insan” olarak algılamanın zamanı. Hep kişiye özel, bire bir ve hep farklı düşünüp, yaşamak ve hissetmek zamanı .

Son yıllarda etkisini yoğun olarak hissettiğimiz TASARIM olgusu daha da güçlenecek.
Tasarım, tasarlamak.. İç görü geliştirmek, kalbin sesini dinlemek…
Yaşamı, insanı iyi analiz edebilecek ve farklılığı özde arayacak bir zanaatkarlıkta olmak kilit cümle…Zarf değil mazruf hikayesi yani…
Analiz edebilmek ,öncelikleri belirlemek ve tüm bu verileri sanatsal yaklaşımla tasarlayabilmek bu sentezi yaşama sunmak….. Tüm bu matematiksel dengenin duygusal boyuttaki etkisi, matematiksel zekanın gücü tasarımın marka değerini de getirecektir. Genetik kod çözüldü ama ya duygusal kod.?

Globalleşme artık yalnızca bir tanım değil, hayatımızda, siyasette, yönetimlerde hep üst başlık olacak kuşkusuz. Ürün ve hizmetlerde bir dünya pazarı oluşturabilmek için global yurttaşlar haline gelmek, ülkeler, para birimleri, diller ve gelenekler arasında rahatlıkla hareket edebilmek gerekiyor. Milliyet, ırk, cinsiyet, engellilik ve dini farklılıklarıyla hepsi çeşitliliğin unsurları.. Bir arada olabilme yeteneği olan şirketler, gruplar, milletler gelecek yüzyılda ekonomik başarıya, güce ve iyi yaşam standartlarına ulaşacaklar. Elemanlarını çok daha geniş bir yetenek havuzundan oluşturan şirketler müşterilerini çok daha iyi anlayabiliyorlar. Şirketlerin “çok kültürlü zeka” ya sahip olmaları gibi devletlerinde çok kültürlü zeka ile yönetilmeleri globalleşmenin temeli ve insan odaklı olmanın simgesi haline gelecek.

Tüm algıların, tanımların, ön yargıların, paradigmaların değişiminin zamanıdır. Küresel Ekonomiden , Globalleşmeden ve dünyanın küçük bir köy olduğundan bahsedildiğinden beri artık hiç bir şey daha önce bildiklerimiz gibi değil…Yeni dünya düzeninden söz edilirken yalnızca ekonomik ve sosyolojik değişimleri kastetmiyoruz. Üretimden, yönetime, iletişim çeşitliliğine, tüketiciye kadar her şey yeniden tanımlanıyor. Bilgi Çağı dediğimiz günler “bilginin doğru kullanılma çağı” tanımına ulaştı bile. Üstelik Türkiye artık her anlamda ciddi bir güç olmaya doğru hızla ilerlerken biz de kendi tanımlarımıza ulaşmanın cesaretini yaşamalıyız.

Siyasi yaklaşımlarda ve Küresel düşlerde aslında biz Pazarlama uzmanlarının “marka yönetimi” olarak tanımladığımız çalışmaların ipuçları gerekliliği karşıma çıkıyor. İster yetenek yönetimi diyelim ister marka yönetimi yeni dünya düzeninde, siyasetin de bir “marka algısı” içerisinde ele alınmasını gerekli görüyorum. Sonuçta her lider, kendi sadık müşterisini yaratan bir marka değil mi dir. ?

Nasıl marka; aslında “bir yaşam vaadi” ise, her lider de ulaşmak istediğimiz yaşamın teminatı değilmidir ?
Ve nasıl her marka koşulsuz müşteri memnuniyeti felsefesi ile hayatta kalıyorsa, siyasetçi de koşulsuz insan memnuniyetini sağlamakla yükümlü değilmi dir?

Ben kendi küresel Düş’üm den bahsederken, kısaca, Gayrı safi Mutluluk oranından bahsediyorum. Çünkü yeni dünya düzeninde Gayri safi milli hasıla’nın değeri Gayri Safi Mutluluk oranının çok gerisinde kalacak.
Ve bu düzen içerisinde bir siyasetçinin de başarısı bence 4 temel noktada toplanacak.

1-Sürdürülebilir kalkınma
2-çevre ve kültürel değerlerin korunması
3-İnsanı değerlerin ön planda olması
ve iyi yönetim.

Yani Mutluluk bir devlet politikası olarak ele alınabilmeli, yeni siyasetçi kimliğiyle hayat bulabilmeli..